Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 239 defa okundu.

İSTER MENDİL SATSINLAR, İSTER DİLENSİNLER, BİZE NE ...Mİ

Ankara ve Brüksel arasındaki Göçmen Anlaşması’nda imzalar atıldı…

 

Karşılığında ne kadar PARA aldık bilmiyorum ama, bu kadar büyük bir KALABALIK için oldukça BÜYÜK miktarda bir PARA olmalı atılan imzanın  karşılığı, kaderine teslim eldekine bile bakamazken hele ki !

 

Pek, ÇÖZÜM mü ?

Geri döndüklerinde mi ?

 

Sahi, ne olacak ki !

 

Salıverirsin sokağa, şehirlere, ara sokaklara, hatta çıkmaz olanlarına, bir şekilde YAŞARLAR, yaşarlar ve ÖLÜRLER, biz gibi, diğerleri gibi, YOKSULLUK ve AÇLIK sınırının dibinde dolanan bu ülke coğrafyasının diğer milyonları gibi…

 

Ne fark edecek ki ?

 

Geri dönecek olanlar, olmadı MENDİL satarlar, KAĞIT toplarlar, hatta DİLENİRLER, ama YAŞARLAR, bir şekilde yaşarlar, yaşamasa da NEFES alırlar, buna da YAŞAMAK derler, başlayan hikayenin sonunda da, AÇIK KAPI POLİTİKASI ile başlayan özgürlüğün aslında ÜZERİNE tek tek kapanan kapılardan ibaret olduğunu anlarlar ve UYANIRLAR…

 

Hayallere bata çıka ilerleyen o hikaye de, o hayallerle beslenen aç YAŞAMLAR da oracıkta biter !

 

Evet…

 

Bir anlaşmadan bahsediyoruz…

Alt alta sıralanmış maddelerden…

Ama asıl olarak da yaşamlardan…

 

Kadınlardan ve erkeklerden, çocuklardan-gençlerden ve yaşlılardan, binlerce km yol kat edenlerden, geceleri ayazın titremesinde uyumaya çalışanlardan, bir dilim ekmeği günlerce cebinde taşıyanlardan, açlıkla savaşan ama vazgeçmeyenlerden, daha iyi bir yaşam için patlayan bombaların coğrafyasından uzaklaşmak isteyenlerden, tüm yaşamını tek bir bavula, tek bir çıkına doldurup bir daha geriye dönüp bakmayanlardan, ülke-ülke ilerlerken umut-umut yükselenlerden…

 

O yüzden biraz duralım…

Biraz duralım ve düşünelim…

Sahi ne yapıyoruz, bir bakalım…

Asıl olarak da, ne yapacağız, bilelim…

 

Niye mi ?

 

Euronews Atina Muhabiri Stamatis Giannisis, Türkiye’nin geri dönecekler noktasındaki kalabalığına eldeki son gerçeği iliştirmiş, ki geri dönmeye zorlanacakların MUTSUZ ve ÖFKELİ geri döneceğini de hesaba katarak okuyalım mı, Anlaşma’dan avucumuza damlayanları, tek tek damlamaya başlayacak olan o koca kalabalığı…

 

“Bu hafta Yunan toprağındaki mülteci sayısı 50 bin 500’e ulaştı. Bunlardan 13 bini Yunanistan-Makedonya sınırındaki İdomeni kampında bulunurken, 5 bin 500 kişi de Türkiye sınırına bakan Yunan adalarında. Bunlar dışından 14 bini ise Atina il sınırları içinde bulunuyor. Başkentten kuzey sınırlarına kadar bütün ana kara Yunanistan’da ise 18 binden fazla mülteci dağılmış durumda.”

 

50 bin 500 kişi…

Ama o da şimdilik !

 

Bu kalabalık, yeni bir yaşam için eldeki avuçtaki son parasını da harcayıp geçtiği Avrupa’dan geri döndürüldüğünde bir Kamp’a kapatılacağını düşünecek, etrafı tellerle çevrili bir yaşama, ama daha da kötüsü, şehirlere salınacak, tüm özgürlüğüyle, ama açlığı ve yoksulluğuyla, çaresizliği ve yalnızlığıyla, tam 50 bin 500 kişi, belki daha fazlası…

 

Yoksa başlarken de dediğimiz gibi mi ?

 

Sahi, ne olacak ki !

 

Salıverirsin sokağa, şehirlere, ara sokaklara, hatta çıkmaz olanlarına, bir şekilde YAŞARLAR, yaşarlar ve ÖLÜRLER, biz gibi, diğerleri gibi, YOKSULLUK ve AÇLIK sınırının dibinde dolanan bu ülke coğrafyasının diğer milyonları gibi…

 

Ne fark edecek ki ?

 

Geri dönecek olanlar, olmadı MENDİL satarlar, KAĞIT toplarlar, hatta DİLENİRLER, ama YAŞARLAR, bir şekilde yaşarlar, yaşamasa da NEFES alırlar, buna da YAŞAMAK derler, başlayan hikayenin sonunda da, AÇIK KAPI POLİTİKASI ile başlayan özgürlüğün aslında ÜZERİNE tek tek kapanan kapılardan ibaret olduğunu anlarlar ve UYANIRLAR…

 

Hayallere bata çıka ilerleyen o hikaye de, o hayallerle beslenen aç YAŞAMLAR da oracıkta bite