Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 119 defa okundu.

Depremden öğrendiklerim… Bende Birikenler, Eksilenler…

Hepimiz ÇOK ŞEY kaybettik !

O ‘çok şey’ denenin içinde öylesine fotoğraflar var ki, bir daha yerine bile konulamayacak… Hatta depremin ardından, evinin enkazında belki birkaç fotoğraf bulabilme umuduyla taşı toprağı parmaklarıyla eşeleyen o kadar çok insan hikâyesi okudum ki… Biliyorum, hatırlamak içindi yaptıkları her şey ! Unutmamak içindi ! Olana bitene dayanabilmek içindi ! Kalplerini dolduran acıya dayanabilmek içindi !

Haklısınız,

…6 Şubat depremlerinin enkazı altında sadece hayatlar kalmadı, ama inandıklarımız da kaldı, güvendiklerimiz de, geleceğimize dair teminat diye gördüğümüz maddi / manevi birikimlerimiz de… 

Depremi yaşayıp da uğradığı hayal kırıklıklarını biriktiren birçoğunuz, şu an bu sayfada ve açıkçası kendi adıma konuşacak olursam eğer, benim 6 Şubat’a dair en büyük yıkımım İNSANLAR oldu ! Koca bir kentin kullanılmaz hale geldiği o çöküşün içinden çıkarken, BUNDAN SONRA NE OLACAK sorusunun cevapsızlığında uzaklaştık ya, geride kalan tüm o enkazın arasından… Tamam, çok şey de kaybettik, ama biriktirdiğimiz onca insan, kurum vardı ve bizlere illa ki SAHİP ÇIKARLAR dedik !

Buna inandık…

Belki de inanmak istedik…

Yok,

…çıkmadılar !

Sahip çıkmadılar !

Aksine, terk ettiler !

6 Şubat, DOST bildiğimiz birçok ismi de kurumu da geçmişin tozlu yapraklarında bıraktığımız bir tarih oldu… Depremin en yıkıcı etkisi de bu oldu sanki ! Güvenebileceğimizi, sırtımızı dayayabileceğimizi sandıklarımız, aslında hiç olmamışlar hayatlarımızda, yoklarmış, yalanmış, bunu anladık beraberce !

Bunu en çok da,

… “4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 40 bin TL’ye ulaştığı, büyükşehirlerdeki kiraların en düşük memur maaşının 3’te 2’si ettiği, temel gıda ürünlerine günlük fiyat artışları yapıldığı, vergi ve harçların her ay arttırıldığı günlerden geçiyoruz” diyen Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ’ın da karelediği zor hayatlarımızın depremle daha da zorlaşan sürecinde anladık !

Belki size garip gelecek ama… 2005 senesinden bu yana Antakya merkezli gazetecilik yapan, depremle de bu sayfayı kapatan biri olarak, hiç anlamamış olmayı isterdim, en çok da maskelerin düşmemesini, bir şeyleri yalan olsa da yaşamaya devam etmeyi !

Saçmalıyorum belki, ama öyle hissediyorum…

Depremin enkazı altında bıraktığımız bu gerçek bir kenara, yorgun düşen hayatlarımızı teklifsizce omuzlayan, elini uzatanlar da olmadı değil ! Onlar, olması gerekenlerin OLMADIĞI, YOKUM dediği deprem sonrası hayatlarımızın tozunu bizlerle beraber alanlar, toprağını bizlerle beraber kaldıranlar, yeniden başlamak için HADİ diyenler, araladığımız yeni sayfadaki kelimelerimize anlam katanlar, kelimeleri CÜMLE olsunlar diye cesaretlendirenler, YAPABİLİRSİN demeyi ihmal etmeyenler…

Geçen gün, çok sevdiğim bir arkadaşımla konuşurken, yaşadığı kayıpları anlattı bana… Kaybettiği evini, hatıralarla dolu hayatını anlattı… Kurtarabildiği eşyalarıyla beraber, bir de birkaç fotoğraf, istemeye istemeye taşındığı yeni şehri anlattı ! Depremin ardından, az hasarlı evinin haftalar boyunca hırsızların elinde talan edildiğini, bunu izlerken ki çaresizliğini de ! Amerika’daki akrabalarını kurtuluş gibi görürken, tamamen sessizliğe gömülenleri de ! Onu, babasıyla bir başına bırakanları, sessizce ağlayışlarını, yalnızlığını da !

Anladık ki, 6 Şubat’ın depreminde sadece binalar yıkılmamış !

Ankara’nın, KADER PLANININ BİR PARÇASI diyerek işin işinden sıyrılmaya kalktığı, HELALLİK isteyerek temizlenmeye çalıştığı bu kirli ortamda, aslında onlar kadar KİRLİ çok kişi, çok kurum da varmış hayatlarımızda,

…en çok da bunu anladık !

Peki ya siz !?

Siz ne anladınız ?