Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 1458 defa okundu.

Cumhurbaşkanı Olarak Geldi! AKP Lideri Olarak Konuştu...

Hatay'a gelen ve deprem konutlarının çekilişini gerçekleştiren AKP lideri / Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 31 Mart Yerel Seçimleri'ne yönelik kendi adaylarını işaret ettiği konuşma, kimine göre UYARIydı kimine göre TEHDİT !

Her şey bir yana,

bana, 11.12.2013 tarihini hatırlattı !

AKP'nin, Hatay Belediye Başkanlığı adaylığı için seçtiği Sadullah Ergin'i, Antakya'da, İl Başkanlığı önünde gerçekleşen tanıtımda seçmenle buluşturan, dönemin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ı hatırlattı !

"Sadullah Ergin'i seçmezseniz ya da az oy verirseniz, Hataylılara söyleyeceğimizi o zaman söyleriz..."

Aslında, Ergin'e seçim kaybettiren o günden ders çıkartması lazımdı, bu yolu izleyenlerin ama, anlaşılan o ki, Erdoğan bir kez daha denemek istemiş benzer bir dili, benzer kelimeleri, o kelimelerin yaratacağı korku iklimini ! Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın Sadullah Ergin için beceremediğini, bugün, AKP lideri Erdoğan'ın Mehmet Öntürk için becerip beceremeyeceğini 1 Nisan'da göreceğiz görmesine de, üzüldüğüm nokta, AKP lideri Erdogan'ın seçmene açık açık GÖZDAĞI verdiği Antakya'daki konuşmasının, Hatay'ın istemediği, ama CHP yönetiminin zorla dayattığı Lütfü Savaş'ın elini güçlendirmiş olması !

Evet,

...Hataylı seçmen, 31 Mart'ta, aslında hiç istemediği iki ADAY arasında bir tercih yapmak zorunda kalacak !

Peki, Erdoğan Antakya'da ne mi demiş ?

"Bir gerçeği şu anda söylüyorum... Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa, O ŞEHRE HER HANGİ BİR ŞEY GELMEZ ! Hatay'a geldi mi ? Şu anda Hatay garip kaldı, Hatay mahzun kaldı ve şu anda Hatay'daki mevcut yerel yönetim, maalesef şu deprem olayından sonra 'Ba'de harab'ül Basra' oldu ! Nerede belediye başkanı ? Yok ! İşte şimdi 31 Mart akşamı, yeni bir dönemi, inanıyorum ki Mehmet Öntürk kardeşim ve ekibiyle ayağa kaldıracağız..."

Bu kullanılan dili, ne 11.12.2013 tarihinde Sadullah Ergin'i seçtirtmek için kullanan, dönemin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay nezdinde onayladık ne de bugün Erdoğan nezdinde onaylıyoruz...

Bir diğer konu da,

...Hatay'a Cumhurbaşkanı olarak gelen, Cumhurbaşkanı kimliğiyle ağırlanan ve Cumhurbaşkanlığı kaynaklarıyla da her adımını atan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AKP kimliğini sık sık o makamda otururken kullanıyor oluşu ! Cumhurbaşkanı olarak geldiği Hatay'da kendi partisinin adayları için OY isteyişini eleştirmemiz, bundan ! Onu, Cumhurbaşkanlığı makamıyle adeta iç içe geçirdiği AKP lideri olarak eleştirmemiz, bundan ! Devletin olanaklarıyla parti çalışması yapmasını eleştirmemiz, bundan ! Bir parti lideri olarak, devletin kaynaklarını ANCAK BENİM ADAYIMI SEÇERSENİZ kullanabilirsiniz mesajını vermesini eleştirmemiz, bundan ! Merkezi yönetimle yerel yönetimin el ele vermesi kuralını "ANCAK BENİM PARTİMDEN OLURSA" şeklinde açıklamasını eleştirmemiz, bundan !

Erdoğan'ın konuşmasında, özellikle bir yerde durdum...

"Hatay, uzun bir süredir iş ve icraat yerine laf üreten, CHP zihniyetinin elinde adeta heder oldu", demiş ya, ki bu konuda çoook haklı aslında ! Niye mi ? Bugün çokça eleştirdiğiniz Lütfü Savaş'ı Hatay siyasetine kazandıranlar (!) sizler oldunuz, Sayın Erdoğan ! Antakya'nın da Hatay'ın da kayıp hanesine eklenenlerin yaratıcısı sizlersiniz ! Anlayacağınız, sizle başlayan, ama CHP ile devam eden birini alt etmeye çalışıyorsunuz  ama...

Bir şeyi de hiç unutmayın istiyorum !

Antakya da AKP'li belediyelerin elinde HEDER oldu !

Unutmadık, deprem öncesi, kentin eski denen doğu yakasının içine, tarihi evlerin arasına asfalt yol yapacak kadar yaratıcı (!) bir belediyecilik yapan MİMAR İsmail Kimyeci gibi bir örneği ! Ardından gelen İzzettin Yılmaz mı ? Açıkçası, ara ara çalışanlarından da dinlediğim kadarıyla, Antakya'nın genelde memnun olmadığı bir isim oldu, Yılmaz da ! Ama o da sosyal medya hesabının resmi kurumsal paylaşımlarıyla muhteşem bir portre çiziyor, aynen, CHP'nin, Hatay halkına rağmen ADAYIMIZ dediği Lütfü Savaş gibi !

Özetle, Antakya gibi kadim bir kentin ruhunu, sizlerin seçtikleri de anlayamadı ! O yüzden de açıkladığınız o seçim beyannamesinde yer alan 13 maddede dururken, son 2 dönemin AKP'li Antakya Belediye Başkanlarının karnesini verelim istiyorum beraberce...

Nasıl mı ?

Mesela,

Üretken Belediyecilik: SIFIR 

Adil Belediyecilik: SIFIR

Erişilebilir Belediyecilik: SIFIR

Vizyoner Belediyecilik: SIFIR

Şefkatli Belediyecilik: SIFIR

Sürdürülebilir Belediyecilik: SIFIR

Yenilikçi Belediyecilik: SIFIR

Kalkınmacı Belediyecilik: SIFIR

Çağdaş Belediyecilik: SIFIR

Güçlü Belediyecilik: SIFIR

Kapsayıcı Belediyecilik: SIFIR

Dinamik Belediyecilik: SIFIR

Vatansever Belediyecilik: SIFIR

Aslında şu son maddeden bir şey anlamadım ! Hatta Antakya'yı bugüne kadar yönetenlerin (!) YÖNETEMEYİŞİNE açık açık tanıklık eden bir Antakyalı olarak, bu konuda ne demeliyim, bilemedim ! "Göremediğimiz hizmetler noktasında VATANSEVER değillerdi" mi demeliyim yoksa kendilerine mi VATANSEVER oldular, hiç bilemedim !

Haklısınız,

...yönettiler !

Ama ne kenti, ne de insanlarının hikayelerini dinlemeden yaptılar o işi ! Oysa ki bu kent, ilmek ilmek örmüştü dün hikayesinin kimliğini ! Onu anlayacaklara anlatacak çok şeyi vardı ! Kavgasız bir BİZ hikayesiyle, zaten bir dünya kenti olan fotoğrafını herkesle paylaşmaya hep çok açtı ! Ama ne o açlığını doyurabildi ne de açlığına çare bir pansuman yapılabildi !

Bugün, yine aynı zihniyetteki kişilerin eline terk edilmesi beklenen bir kentte, belki de asıl suçlular onlar da değil, ama bizleriz ! Onları seçtirenlere boyun eğen bizleriz ! PARTİM KAZANSIN dedikçe, sermayeden yiyenlere katılan bizleriz !

Düşünsek mi ?